Tek bir sonuç gösteriliyor

Mehmet Emin Yurdakul

Mehmet Emin Yurdakul, karakteri, yüksek ahlakı, meziyeti, hamiyeti ve tutkularıyla Türk edebiyatının, Türk milliyetçiliğinin ve kurucu başkanı olduğu Türk Ocaklarının senelerdir hasretle beklediği aydın tipinin en büyük temsilcilerinden biriydi. Milletinin “Millî Şair” unvanıyla onurlandırdığı Yurdakul, güçlü ve ateşli bir şair olmanın yanında başarılı bir bürokrat, meşhur bir hatip ve büyük bir edipti. Mehmet Emin Bey’i yalnızca bir şair olmaktan öteye taşıyan bir diğer mesele ise, onun Türk siyasal hayatına olan yadsınamaz etkisiydi. Yurdakul, Osmanlı’nın çözünüm sürecinde, büyük yıkımın önüne geçebilmek adına geliştirilen düşünceler arasından hem Devlet-i Aliyye’nin hem de Cumhuriyet’in yapısını tamamıyla değiştirecek olan Türkçülük düşüncesinin altın neslinin bir üyesi ve hatta o neslin banisiydi. Türkçülüğün edebiyattaki en büyük temsili olan Yurdakul’un yaşadığı çağda dokunmadığı yüreğin olduğunuiddia etmek hayli zordu. Yayınlandığı dönem içerisinde oldukça tepki çeken “Türkçe Şiirler” kitabı, Türk edebiyatını bir daha geri dönülmesi mümkün olmayan -Tanrı korusun- bir değişime sokacak büyük inkılabın ilk kurşunuydu. Genç Kalemler’in kurucusu, büyük fikir adamı Ömer Seyfettin; Mehmed Emin şiiriyle, dilde sadeleşme hareketinin ve Millî Edebiyat’ın başarıya ulaşmasında bir çelikten bilek olan Yurdakul’u âdeta yeni edebiyatın kurucusu ilan ediyordu:

Türk güneşi batıyorken

Nurlar saçtın kaleminden.

İlk önce sen Türkçe yazdın,

Gafletlere mezar kazdın!

Kıymet verdin Türk Dili’ne.

Can getirdin Türkili’ne!

Sen dirilttin bu milleti,

Sen olmasan bitmiş idi!

İstibdadın ve karanlığın hâkimiyetinde, dört bir yanın yangın yeri, şerefli her Türk’ün ise tasa içerisinde olduğu bir vakitte Yurdakul; yalnızca yangın söndürmekten değil, hürriyetten, haktan, hukuktan, hamiyetten, adaletten ve Türklükten bahsediyordu. Edebiyatın gayesinin her şart altında bu bahisler olması konusunda ısrarcıydı. Sadece dara düşülmüş vakitlerde “vatan” fikrinin anılması gafletine son derece muhalifti. Aslına bakacak olursak, en meşhur şiiri Cenge Giderken’deki “Cenk” yalnızca düşmanla boğaz boğaza girilen bir harbin değil, çok daha büyük, detaylı ve uzun bir mücadelenin muştusuydu. Şiirlerinde hak, hukuk, hürriyet ve müsavat vurgusu, bir savaşa davetten ziyade, koca bir neslin inşasına işaret ediyordu. Her şaire maalesef ki nasip olmayan “hitabın doğru kitleye ulaşması”, Yurdakul’u başına belaya sokacak derecede meşhur etmişti. Öyle ki askerî mekteplerde onun şiirleri gizlice saklanır, kulaktan kulağa yayılır ve genç subayların ruhuna dokunurdu. O genç subaylardan biri olan Gazi Paşa hazretleri, sonradan 14 Eylül 1931’de yaptığı bir konuşmada Mehmet Emin Yurdakul ile ilgili şunları söylemişti:

“…Şair Mehmet Emin Yurdakul’un ilk kez ManastırAskeri İdadisinde öğrenciyken okuduğum ‘Ben bir

Türk’üm, dinim, cinsim uludur’ dizeleriyle başlayan manzumesinde bana ulusal benliğimin gururunu tattıran ilk anlatımı bulmuştum…”

Türk edebiyatında söndürülmeyecek ebedî bir fener yakan Yurdakul’un fikirleri ve hareketi bugün de ilk günkü ateşi ile yaşıyor. Büyük Türkçü Nihâl Atsız’ın Mehmet Emin Yurdakul hakkındaki sözleri Yurdakul’un fikir dünyasını bizlere aktarıyor:

“Onun edebiyat alanındaki şöhreti 1898 yılında yayınladığı ‘Türkçe Şiirler’ ile başlar. Bu şiirlerdeki ‘Ben bir Türk’üm, dinim, cinsim uludur’ mısraı denebilir ki Mehmet Emin’in bütün duygu, düşünce ve ülküsünün özetidir. Ondan sonraki bütün edebi hayatında bu mihver etrafında dolaşmış; Türklüğü, Türk birliğini, Turan’ı terennüm etmiştir. Bu bakımdan Mehmet Emin Yurdakul büyük ve ölmez Türkçülerdendir.” Yurdakul ve kalem arkadaşlarının açmış olduğu millî edebiyat yolu, geleceğimizi şekillendirmek ve Türk edebiyatının içine düşmüş olduğu kötü vaziyeti kurtarmak adına hürriyet, müsavat ve adalet ülküsüyle hâlâ ışık yakıyor…

-%50
Stokta yok
Orijinal fiyat: ₺ 45,00.Şu andaki fiyat: ₺ 22,50.